Fransızca içindeki bout ne anlama geliyor?
Fransızca'deki bout kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bout'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki bout kelimesi kaynamak, köpürmek, kudurmak, içten içe kızmak/alınmak, kaynamak, öfkelenmeye başlamak, kızmaya başlamak, öfkeden köpürmek, çok kızgın olmak, öfke duymak, çok öfkelenmek, hiddetlenmek, kızmak, bilgi kırıntısı, boştaki uç, uç nokta, son, uç nokta, burun, son nokta, kalın uç, kısa kurşun kalem, en aşağı taraf, mum dibi, uç, uç, burun, baş kısım, baş, kısa çıkıntı, çok uzak yer, parça, parça, kalın kordon, uzun yürüyüş, bölge, ufak parça, cüz, küçük parça, parça, geri kalan/artan şey, kalıntı, artık, kırıntı, parça, parça, dilim, parça, kaynatmak, kaynatma, ailenin geçimini sağlayan kimse, aileyi geçindiren kimse, dolu olmak, çok kızdırmak, küplere bindirmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
bout kelimesinin anlamı
kaynamakverbe intransitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La soupe est déjà en train de bouillir. |
köpürmek, kudurmakverbe intransitif (figuré : de rage) (öfkeden, sinirden) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) En découvrant que Tom avait cassé sa tasse favorite, Mary se mit à bouillir. |
içten içe kızmak/alınmak(de colère) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dylan passa tout l'après-midi à ronger son frein car il continuait à réfléchir aux reproches de sa petite amie. |
kaynamakverbe intransitif (sıvı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le mélange bouillait sur la plaque chaude. |
öfkelenmeye başlamak, kızmaya başlamakverbe intransitif (figuré) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après s'être disputé avec ses parents, l'adolescent est parti en colère dans sa chambre bouillir tout seul. |
öfkeden köpürmek, çok kızgın olmak(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
öfke duymakverbe intransitif (figuré : être en colère) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il bouillait encore deux semaines après cette affaire. |
çok öfkelenmek, hiddetlenmek, kızmakverbe intransitif (figuré : s'énerver) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Alors que l'homme soûl continuait à faire des commentaires racistes, Lucy pouvait voir que Bill bouillait (or: fulminait). |
bilgi kırıntısı(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
boştaki uçnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Après l'accident de bungee, il ne restait que les bouts de la corde qui pendouillaient dans le vide. |
uç nokta
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
son, uç noktanom masculin (extrémité) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ils habitent au bout de la rue. Sokağın sonunda oturuyorlar. |
burunnom masculin (d'une chaussure) (ayakkabı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le bout de la chaussure était pointu. |
son nokta
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La déviation proposée modifie le bout du trottoir. |
kalın uçnom masculin (outil) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le bout du manche de la hache assure une bonne prise. |
kısa kurşun kalemnom masculin (de crayon) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Wendy avait aiguisé son crayon tellement souvent qu'il n'en restait qu'un bout. |
en aşağı tarafnom masculin (extrémité : d'une rue) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le théâtre est au bout de la rue. |
mum dibinom masculin (de bougie) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La chandelle avait brûlé jusqu'au bout. |
uçnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu devrais mettre le bout de la planche contre le mur. |
uç, burun
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle est tout au bout de la jetée. |
baş kısım, başnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Comme c'était son anniversaire, il s'assit en bout de table. |
kısa çıkıntınom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La queue du chien avait été écourtée et il ne restait qu'un bout. |
çok uzak yernom masculin (familier) (argo) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Tu vas à Édimbourg demain ? Ça fait un bout ! |
parçanom masculin (çikolata, bisküvi, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle cassa un bout de son biscuit et le plongea dans son café. |
parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kalın kordon
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Helen a utilisé deux morceaux de corde pour attacher la balançoire à la branche. |
uzun yürüyüş(familier) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ça fait une trotte du magasin jusqu'ici. |
bölge(d'une ville) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La partie sud de la ville est connue pour ses magasins. |
ufak parça, cüznom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Nous avons trouvé un numéro griffonné sur un bout (or: morceau) de journal. |
küçük parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Un bout de ciel bleu apparut entre les nuages. |
parçanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) La mère a coupé le repas de son enfant en plus petits morceaux. Anne çocuğunun yemeğini küçük parçalara böldü. |
geri kalan/artan şey, kalıntı, artık(objet) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Pourquoi ne pas utiliser ces restes (or: bouts) de bois pour l'allumage. |
kırıntı, parçanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il y a des morceaux de biscuits au fond du sac. Torbanın dibinde kraker kırıntıları var. |
parça, dilim(tümün bir kısmı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elmalı tatlıdan bana da bir dilim verir misin? |
parça
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) J'ai ramassé les morceaux de l'assiette cassée. |
kaynatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Je vais mettre la bouilloire en route et on va se prendre un thé. |
kaynatmaverbe transitif (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ailenin geçimini sağlayan kimse, aileyi geçindiren kimse
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dolu olmak(figuré) (öfke, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ron a bouilli de colère lorsque son patron l'a accusé de vol. |
çok kızdırmak, küplere bindirmekverbe transitif (figuré) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
Fransızca öğrenelim
Artık bout'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
bout ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.