İtalyan içindeki mandatele ne anlama geliyor?
İtalyan'deki mandatele kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte mandatele'ün İtalyan'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İtalyan içindeki mandatele kelimesi göndermek, yollamak, yollamak, göndermek, göndermek, göndermek, göndermek, yollamak, bahşetmek, uzman doktora yollama/havale etme, sevk, dışarı sürmek, iletmek, yerleştirmek, atmak, göndermek, postalamak, postayla göndermek, manşetle oyun kurmak, sevk etmek, fırlatmak, göndermek, yollamak, yollamak, göndermek, göndermek, göndermek, yollamak, boyun eğmek, işletme, tamamen yokedilmiş, ortadan kaldırılmış, başından savmak, iflas ettirmek, batırmak, göndermek, yollamak, yayınlamak, berbat etmek, engellemek, engel olmak, berbat etmek, yayından kalkmış, reklam, işe başvurmak, iş başvurusu yapmak, iş başvurusunda bulunmak, yayından kaldırmak, kovmak, gaz vermek, kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek, mahvetmek, kovmak, çağırtmak, berbat etmek, rezil etmek, hapse atmak, içeri tıkmak, vurup devirmek, zorla çıkarmak, hapis cezasına çarptırmak, atlatmak, köstek, yükseltmek, geliştirmek, terfi ettirmek, engellemek, mani olmak, kırmak, parçalamak, paramparça etmek, havaya fırlatmak, hastanelik etmek, teleks çekmek, kovalamak, işten atmak, eş zamanlı yayın yapmak, aynı anda yayınlamak, televizyonda yayınlamak, sahneye getirmek, hapse mahkum etmek, sersemletmek, evden çıkarmak, almaya göndermek, hızını artırmak, yönetme, idare etme, berbat etmek, rezil etmek, hata yapmak, yayınlamak, nakavt etmek, -i ileri sarmak, topu tümseğe sokmak, hızlandırmak, -e sürgün etmek, eğitimini finanse etmek, getirtmek, nakavt etmek, işten çıkarmak, saf dışı etmek, e-posta göndermek, e-posta yollamak, batırmak, spam göndermek, hızlandırmak, çırak olarak vermek, rahatsız etmek, berbat etmek, yere sermek, berbat etmek, yere yıkmak, yere sermek, göndermek, yönlendirmek, pokelemek, yayın yapmak, yayınlamak, heyecanlandırmak, mail atmak, yedek kulübesine çekmek, sinir etmek, küfretmek, küfür etmek, e-posta ile göndermek, e-posta ile yollamak, özelden yazmak, sevk etmek, göndermek, sertçe vurmak, yumruklamak, iflas ettirmek, batırmak, tuvalete atmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
mandatele kelimesinin anlamı
göndermek, yollamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha mandato il messaggio all'amico. Mesajı arkadaşına gönderdi. |
yollamak, göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (markete, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La moglie di John l'ha mandato al negozio a prendere il latte. |
göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (sinyal, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La stazione radio sta mandando un segnale. İstasyon radyo sinyali gönderiyor. |
göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Per spedire l'e-mail, clicca semplicemente. |
göndermek, yollamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Per favore, spedisca il pacco per posta aerea. |
bahşetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Dacci un segno, o Signore! |
uzman doktora yollama/havale etme, sevk(hastayı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ili mio medico mi ha mandato da un chirurgo. |
dışarı sürmekverbo transitivo o transitivo pronominale (baseball: corridore) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Grazie a quella battuta, ha mandato il corridore in casa base. |
iletmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Fammi sapere il tuo indirizzo email e ti manderò la relazione. |
yerleştirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (in scuola, istituto) (okula, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'hanno mandata in una delle migliori scuole del paese. |
atmakverbo transitivo o transitivo pronominale (sport) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha messo la palla nell'angolo in alto a destra della rete. |
göndermek, postalamak, postayla göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Quando arriviamo ti mando una cartolina. |
manşetle oyun kurmakverbo transitivo o transitivo pronominale (pallavolo: con bagher) (voleybol) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il giocatore di pallavolo rimandò la palla oltre la rete con un bagher. |
sevk etmek(percorso) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La polizia ha instradato le auto lungo una strada alternativa per evitare il luogo dell'incidente. |
fırlatmak(figurato: uno sguardo) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Andy ha lanciato uno sguardo a Helen. |
göndermek, yollamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Rose ha mandato la sua assistente a ritirare il pacco. |
yollamak, göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il generale ha mandato altri soldati in battaglia. |
göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
göndermek, yollamakverbo transitivo o transitivo pronominale (para, ödeme, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Inviate il vostro pagamento entro trenta giorni nella busta allegata. |
boyun eğmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
işletme(affari: gestione) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Gestire un'impresa familiare non è sempre facile. |
tamamen yokedilmiş, ortadan kaldırılmış(economicamente) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il mio bisnonno è stato un uomo ricco fino a quando il crollo della borsa del 1929 non lo ha rovinato. |
başından savmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ho chiesto più volte a Walter di parlare ma continua a liquidarmi. |
iflas ettirmek, batırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli affari sono stati danneggiati dalla crisi economica. |
göndermek, yollamak(mesaj, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ho letto l'e-mail di Ken e ho subito replicato con una e-mail arrabbiata. |
yayınlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tutte le reti trasmetteranno il dibattito. |
berbat etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Scommetto che sprecherà questa opportunità proprio come ha fatto l'ultima volta. |
engellemek, engel olmak(figurato: piano, progetto) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
berbat etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yayından kalkmış(radio, TV) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Quella trasmissione mi piaceva, ma non la mandano più in onda da anni e non la posso vedere più. |
reklamverbo transitivo o transitivo pronominale (pubblicità) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
işe başvurmak, iş başvurusu yapmak, iş başvurusunda bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'unico mio compito per oggi è fare una domanda di lavoro. |
yayından kaldırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kovmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
gaz vermek(motori) (motor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Com'è possibile che il motore vada su di giri da solo? |
kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La corruzione lampante del governo fece inferocire i cittadini. |
mahvetmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kovmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Manda via quel cane prima che ti mangi il cibo. |
çağırtmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sta molto male, credo che dovremmo far chiamare i suoi genitori che lo portino a casa. |
berbat etmek, rezil etmek(volgare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hapse atmak, içeri tıkmak(gayri resmi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
vurup devirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il grosso cane era così eccitato che è corso verso il ragazzino e l'ha buttato per terra. |
zorla çıkarmak(birisini, bir şeyi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Gli invasori stranieri cacciarono gli indigeni dai loro villaggi. |
hapis cezasına çarptırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Johnno è stato arrestato di nuovo. Questa volta lo manderanno senz'altro in gattabuia. |
atlatmak(figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È riuscita a spazzare via tutti i suoi dubbi. |
köstekverbo transitivo o transitivo pronominale (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Era invidioso e godeva nel mandare all'aria i loro programmi ogni volta che poteva. |
yükseltmek, geliştirmek, terfi ettirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ha avanzato la sua carriera guadagnandosi clienti. Adam birçok müşteri kazanmak suretiyle kariyerini geliştirdi. |
engellemek, mani olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
kırmak, parçalamak, paramparça etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Sarah frantumò la finestra per entrare nell'edificio. |
havaya fırlatmakverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il giocatore di baseball ha mandato in orbita la palla. |
hastanelik etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'incidente ha mandato Mary all'ospedale per settimane. |
teleks çekmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il capo di Gratchen le chiese di mandare un telex ad un cliente. |
kovalamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Abbiamo dovuto scacciare i lupi che minacciavano le pecore. |
işten atmak(lavoro) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Marco è stato allontanato dall'esercito a causa degli errori da lui commessi. |
eş zamanlı yayın yapmak, aynı anda yayınlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La gara verrà trasmessa in simultanea su tre diversi canali televisivi. |
televizyonda yayınlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Uno dei canali più importanti trasmetterà la gara in diretta. |
sahneye getirmekverbo transitivo o transitivo pronominale (teatro) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Era il momento di mandare in scena l'atto successivo. |
hapse mahkum etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il giudice dovrebbe sbattere l'omicida in galera e buttar via la chiave! |
sersemletmekverbo transitivo o transitivo pronominale (colloquiale) (ilaç, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il medico ha dato a Jim alcuni farmaci che lo fanno sballare, ma questo non sembra migliorare le sue condizioni. |
evden çıkarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (informale: congedare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La polizia ha buttato fuori gli squatter. |
almaya göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (birisini bir şey) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il medico mandò l'assistente a prendere un po' di acqua calda. |
hızını artırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (motor) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) È necessario mandare su di giri il motore facendo proprio tutto questo rumore? |
yönetme, idare etme(casa: gestione) (ev) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'uomo badava ai bambini e a mandare avanti la casa. |
berbat etmek, rezil etmek(volgare) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) A Bob dispiaceva di aver mandato a puttane la vacanza a tutti per essersi ammalato. |
hata yapmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Contavo su di lui per fare i calcoli correttamente, ma ha fatto un casino. |
yayınlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (TV, radyo) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le notizie locali sono mandate in onda alle sei ogni giorno lavorativo. |
nakavt etmek(pugilato) (boks) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
-i ileri sarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (registrazioni, nastri) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
topu tümseğe sokmakverbo transitivo o transitivo pronominale (pallina da golf) (golf) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hızlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
-e sürgün etmek(militare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'ex imperatore fu mandato al confino in un'isola remota. |
eğitimini finanse etmek(scuola, istituzione, ecc.) (birisinin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Entrambi i miei genitori lavorano a tempo pieno per potermi mandare al college. |
getirtmekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La primavera è alle porte: è ora che io mandi a prendere i semi. |
nakavt etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (boxe) (boks) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il pugile ha messo KO il suo avversario al terzo round. |
işten çıkarmakverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il capo non aveva altra scelta se non quella di licenziare dieci dei suoi dipendenti. |
saf dışı etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato: licenziare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quando è subentrato il nuovo capo mio nonno è stato rimosso dal suo incarico. |
e-posta göndermek, e-posta yollamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ti mando una e-mail con le indicazioni. |
batırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (gemi) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il siluro ha affondato la nave. |
spam göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dopo che ho comprato un libro lì, hanno iniziato a mandarmi spam. |
hızlandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Suo padre faceva pressioni su di loro per mandare avanti rapidamente la sua richiesta. |
çırak olarak vermekverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Molti ragazzi della famiglia furono mandati in fabbrica come apprendisti. |
rahatsız etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato, colloquiale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Piantala di guardarmi così! Mi stai facendo uscire di testa! |
berbat etmek(volgare) (psikolojik açıdan) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'esperienza della guerra ha fottuto il cervello a Dan. |
yere sermekverbo transitivo o transitivo pronominale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il suo pugno ha steso l'avversario e così ha vinto l'incontro di boxe. |
berbat etmekverbo transitivo o transitivo pronominale (volgare) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Abbiamo solo una possibilità quindi non mandiamola a puttane. |
yere yıkmak, yere sermek(figurato) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il giocatore di calcio ha messo a tappeto il suo avversario mentre cercava di prendere la palla. |
göndermek, yönlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Bob mi ha rinviato a te, dicendo che sei il miglior avvocato qui. |
pokelemekverbo transitivo o transitivo pronominale (colloquiale, Facebook) (internet) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Henry ha mandato un poke a Gary su Facebook. |
yayın yapmak, yayınlamakverbo transitivo o transitivo pronominale (TV, radio) (radyo, TV) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La partita sarà trasmessa in diretta il prossimo fine settimana. |
heyecanlandırmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Vedere la mia stella del cinema preferita in carne ed ossa mi ha eccitato davvero! |
mail atmak(gündelik dil) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ti mando le indicazioni via e-mail. |
yedek kulübesine çekmekverbo transitivo o transitivo pronominale (figurato, sport) (oyuncuyu) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il giocatore di punta della squadra fu mandato in panchina a causa dell'infortunio al ginocchio. |
sinir etmek(informale, figurato) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Non farlo: lo sai che mi manda in bestia! |
küfretmek, küfür etmek(informale) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Perry ha mandato a quel paese il conducente che l'aveva schivato per un pelo. |
e-posta ile göndermek, e-posta ile yollamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tüm müşterilerimize faturalarını e-posta ile göndereceğiz (or: yollayacağız). |
özelden yazmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sevk etmek, göndermekverbo transitivo o transitivo pronominale (tıp) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il dottore mi ha mandato da uno specialista. |
sertçe vurmak, yumruklamak(informale) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
iflas ettirmek, batırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
tuvalete atmakverbo transitivo o transitivo pronominale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Non gettare troppa carta igienica nel gabinetto o rischi di tapparlo! |
İtalyan öğrenelim
Artık mandatele'ün İtalyan içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İtalyan içinde arayabilirsiniz.
İtalyan sözcükleri güncellendi
İtalyan hakkında bilginiz var mı
İtalyan (italiano) bir Roman dilidir ve çoğu İtalya'da yaşayan yaklaşık 70 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. İtalyanca Latin alfabesini kullanır. J, K, W, X ve Y harfleri standart İtalyan alfabesinde yoktur, ancak yine de İtalyancadan ödünç alınan kelimelerde görünürler. İtalyanca, 67 milyon kişiyle (AB nüfusunun %15'i) Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan ikinci dildir ve 13.4 milyon AB vatandaşı (%3) tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. İtalyanca, Vatikan'ın başlıca çalışma dilidir ve Roma Katolik hiyerarşisinde lingua franca olarak hizmet eder. İtalyanların yayılmasına yardımcı olan önemli bir olay, Napolyon'un 19. yüzyılın başlarında İtalya'yı fethi ve işgaliydi. Bu fetih, birkaç on yıl sonra İtalya'nın birleşmesini teşvik etti ve İtalyan dilinin dilini zorladı. İtalyanca, yalnızca sekreterler, aristokratlar ve İtalyan mahkemeleri arasında değil, aynı zamanda burjuvazi tarafından da kullanılan bir dil haline geldi.