İngilizce içindeki this ne anlama geliyor?
İngilizce'deki this kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte this'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki this kelimesi bu, bu, bu, bu, bu, bu kadar, bu derece, bu kadar, bu, bütün bunlar bir yana, şimdi, şimdi, bu aşamada, şimdi, bu nedenden ötürü, bu sepepten ötürü, bu zamanlarda, buna rağmen, buna karşın, bu nedenle, bu sebeple, bu amaçla, buna ek olarak, bu zamanda, bu şekilde, bu şekilde, bu dünyaya ait olmayan, manevi yönü ağır basan, olağanüstü, işte geldi, buraya kadarmış, bu sabah, bu, hemen şimdi, bu sefer, bu taraftan, bu şekilde, bu hafta, bu yıl, bu sene, şimdi bile, bunu göz önüne alarak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
this kelimesinin anlamı
bupronoun ([sth] near) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) I'm talking about this, not that. Ondan değil, bundan bahsediyorum. |
buadjective ([sth] or [sb] nearby) (yakındaki birşey/biri) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) I'm talking about this pen, not that one over there on the desk. Bu kalemden söz ediyorum, karşı masanın üzerindeki kalemden değil. |
bupronoun ([sth], [sb] recently mentioned) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) You might think he'd be angry after what they did to him, but this is not the case. |
buadjective (close, current in time) (yakın zaman) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) What did you do this morning? Bu sabah ne yaptınız? |
buadjective (a particular) (belirli birşey) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Then, this dog came up and jumped on me. Sonra, bu köpek gelerek üzerime atladı. |
bu kadaradverb (with adj , adv of extent) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) You will never get this far in your studies. |
bu dereceadverb (with adj, adv of degree) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I can play the oboe this loudly. |
bu kadaradverb (with adj, adv of quantity) (miktar) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The water is this deep in the river. |
bupronoun (what follows) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) Listen to this: "Dog bites man three times." |
bütün bunlar bir yanaadverb (regardless, nevertheless) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
şimdiexpression (now) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I am having my lunch at this moment. |
şimdiexpression (at this moment, right now) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) At this point, you have no choice but to find a job. |
bu aşamadaadverb (at this point: in a process) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) At this stage of the translation, you need to edit carefully. |
şimdiadverb (at present, now) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) That car model is not available at this time. |
bu nedenden ötürü, bu sepepten ötürüexpression (informal (for the reason specified) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Chris was bitten by a German Shepherd when he was eight; because of this, he is scared of dogs. |
bu zamanlardaadverb (at some point before this moment) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I would normally be in bed by this time. By this time, you should have finished studying for the exam. |
buna rağmen, buna karşınadverb (even so, nevertheless) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Liam has a heart condition; despite this, he is an active little boy. |
bu nedenle, bu sebepleexpression (that is why) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) For this reason, I regretfully resign my post as Minister of Administrative Affairs. |
bu amaçlaexpression (for that purpose) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Max needed an art studio, so he built a shed for this reason. |
buna ek olarakadverb (also, besides) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bu zamandaexpression (slightly informal (in modern times) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) No one writes hand-written letters in this day and age. It is difficult to believe that slavery is still tolerated in this day and age. |
bu şekildeadverb (as demonstrated or described) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) If you do it this way it will take longer than if you do it the other way. |
bu şekildeadverb (thus, like so) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) We can't go on like this. If you do it like this, you'll get a better result. |
bu dünyaya ait olmayanadjective (otherworldly) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ghosts and goblins are not of this world. |
manevi yönü ağır basanadjective ([sb]; engrossed by spiritual matters) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ruth is not of this world, and refuses to compromise her religious convictions. |
olağanüstüadjective (dated, slang (excellent) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The pizza at that shop is out of this world! |
işte geldiexpression (here is the awaited thing) This is it. I see my suitcase in the luggage carousel at last. |
buraya kadarmışexpression (this is the end) This is it; it's my last day in England. |
bu sabahadverb (during the current morning) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) I woke up very early this morning. I have a meeting later this morning. |
bupronoun (indicating [sth] nearer) (zamir: İsmin yerini geçici olarak tutabilen, isim gibi kullanılabilen, isim soylu sözcüktür (örnek: "kitabı gördün mü? > bunu gördün mü?").) This one's better than those over there. |
hemen şimdiadverb (informal, figurative (immediately, now) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Put down that candy this second! I want you to come here this second. |
bu seferadverb (on this occasion) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) We should leave earlier this time - last time we were late. |
bu taraftanadverb (in this direction) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) The room's this way, down the hallway. Come this way and I'll show you your new office. |
bu şekildeadverb (in this manner) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Don't do it like that – do it this way. |
bu haftaadverb (during the current week) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
bu yıl, bu seneadverb (during the current year) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) They've decided to get married this year. |
şimdi bileadverb (even now) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) To this day we still don't know what happened. |
bunu göz önüne alarakadverb (taking this into consideration) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
İngilizce öğrenelim
Artık this'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
this ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.