İngilizce içindeki runner ne anlama geliyor?
İngilizce'deki runner kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte runner'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki runner kelimesi koşucu, yol halısı, yolluk, haberci, ulak, koşucu, kızak ayağı, ince uzun masa örtüsü, yolluk, sürüngen sap, spor ayakkabısı, uyuşturucu kaçakçısı, ikinci gelen yarışmacı, üst sıradaki yarışmacı anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
runner kelimesinin anlamı
koşucunoun (athlete: sprinter) (spor) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Only the world's best runners will be competing tomorrow. |
yol halısı, yolluknoun (gliding mechanism) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The runners are broken on this drawer. |
haberci, ulaknoun (person who carries out errands) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Have a runner take this package to headquarters. |
koşucunoun (baseball: player on base) (beyzbol oyuncusu) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The White Sox have runners on first and second. |
kızak ayağınoun (part of a sled, skate) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
ince uzun masa örtüsünoun (strip of fabric for table) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Jan spread the decorative runner along the dining table. |
yolluknoun (narrow rug or carpet) (halı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
sürüngen sapnoun (creeping plant stem) (bitki) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
spor ayakkabısıplural noun (informal (running shoes) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I wear my runners when I play basketball. |
uyuşturucu kaçakçısınoun (person who trafficks drugs) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The drug runners were picked up at the airport. |
ikinci gelen yarışmacınoun (competitor: 2nd place) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Linda won the school's talent contest and her friend Amy was the runner-up. |
üst sıradaki yarışmacınoun (competitor: placed, but not first) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) He finished the marathon in third place, as second runner-up. |
İngilizce öğrenelim
Artık runner'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
runner ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.