İngilizce içindeki cream ne anlama geliyor?
İngilizce'deki cream kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte cream'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki cream kelimesi krema, süt kaymağı, kaymak, cilt kremi, krem, krem, krem rengi, krema, en iyi, üstün, krem rengi, kremalı, krema yapmak, krem sürmek, açık farkla yenmek, kremalı, koyu, krem rengi, çikolata parçalı dondurma, kaymak, krem peynir, krem tartar, tartar kremi, kremalı ufak pasta, pısırık erkek, eski ve iyi durumda araba, kaymak, dondurma, dondurma makinesi, dondurma satıcısı, dondurmacı, kup glase, dondurma makinesi, dondurma külahı, dondurmalı içecek, dondurmacı, dondurma kamyonu, nemlendirici krem, tıraş kremi, yumuşak dondurma, ekşi krema, güneş kremi, krem şanti, krem şanti anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
cream kelimesinin anlamı
kremanoun (dairy product) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The cook used cream to create the sauce. Bal ile kaymak pek güzel gider. |
süt kaymağı, kaymaknoun (milk: fatty layer) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cream is removed when processing milk. |
cilt kremi, kremnoun (skincare lotion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Rub some cream onto your skin to keep it smooth. |
kremnoun (medical preparation) (tıp) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The doctor prescribed an antifungal cream to treat the patient's athlete's foot. |
krem renginoun (pale color) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cream is less harsh on the eye than white. |
kremanoun (food: thick liquid) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) There was caramel cream on the dessert. |
en iyi, üstünnoun (figurative, invariable (the best) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The Royal Air Force took only the cream of Britain's young men and women. |
krem renginoun as adjective (cream-colored) Milwaukee was once known for its buildings of cream brick. |
kremalınoun as adjective (containing cream) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The soup coated the spoon, as any good cream soup should. |
krema yapmaktransitive verb (whip to thicken) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) To make this cake, you first have to cream the butter and sugar together. |
krem sürmektransitive verb (apply lotion) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) She always creamed her arms and legs after a bath. |
açık farkla yenmektransitive verb (US, figurative, slang (defeat soundly) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) We totally creamed the other team, who didn't even score! |
kremalıadjective (full of cream) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The pasta had a creamy garlic sauce on it. |
koyuadjective (liquid: thick) (sıvı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) The gravy will thicken to a creamy texture. |
krem rengiadjective (cream-coloured) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) She wore a creamy silk blouse to the interview. |
çikolata parçalı dondurmanoun (ice cream: chocolate bits) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kaymaknoun (UK (dairy product) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
krem peynirnoun (dairy product) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I love bagels with cream cheese and coffee in the morning. |
krem tartar, tartar kreminoun (powder used in cooking) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Cream of tartar and baking soda make cakes rise. |
kremalı ufak pastanoun (pastry) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I would eat cream puffs every day, but they are too fattening. |
pısırık erkeknoun (figurative, pejorative, slang (weak man) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Don't worry about him, he can't hurt you, he's such a cream puff. |
eski ve iyi durumda arabanoun (figurative, slang (old car: good condition) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kaymaknoun (thick whipping cream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The cook used heavy cream to thicken the sauce. |
dondurmanoun (frozen dessert) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) My favourite dessert is strawberry ice cream. |
dondurma makinesinoun (appliance: makes ice cream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I am thinking of buying an ice cream maker this summer, so we can make our own. |
dondurma satıcısı, dondurmacınoun (travelling ice-cream seller) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I am waiting for the ice cream man to come so that I can buy some ice cream. |
kup glasenoun (dessert) (tatlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Knickerbocker glory is a popular type of ice cream sundae. |
dondurma makinesinoun (machine: makes ice cream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dondurma külahınoun (conical wafer) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) All the children were licking ice-cream cones, so we knew there was an ice-cream seller somewhere nearby. Gelato may be served in an ice-cream cone or a cup. |
dondurmalı içeceknoun (cold drink with ice cream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
dondurmacınoun (café: serves ice cream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The ice cream parlor offers more than 20 different sundae toppings. |
dondurma kamyonunoun (vehicle: ice cream) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I think I can hear the ice-cream van coming! |
nemlendirici kremnoun (for moisturizing skin) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
tıraş kreminoun (lather used for shaving) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) I can't shave without shaving cream because it irritates my skin. |
yumuşak dondurmanoun (frozen dessert with soft consistency) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) For dessert we had soft serve ice cream in a cone. |
ekşi kremanoun (soured dairy product) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The trick to a rich devil's food cake is to use some sour cream or buttermilk. |
güneş kreminoun (protective sun lotion) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
krem şantinoun (dairy cream that has been whisked) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Whipped cream should be airy and light. |
krem şantinoun (dairy product suitable for whisking) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Whipping cream is lower in fat and calories than double cream. |
İngilizce öğrenelim
Artık cream'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
cream ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.