İngilizce içindeki bend ne anlama geliyor?
İngilizce'deki bend kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bend'ün İngilizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İngilizce içindeki bend kelimesi eğmek, bükmek, eğilmek, eğmek, bükmek, kıvırmak, (yol) kıvrılmak, dönmek, kıvrılmak, dönemeç, viraj, kıvrım, kavis, kıvrım, vurgun, düğüm, eğilme, boyun eğmek, yöneltmek, boyun eğdirmek, eğri, kavis, kıvrım, viraj, dönemeç, kıvrım, grafik eğrisi, kıvrımlar, eğrilmek, kıvrılmak, bükülmek, kıvrılmak, kıvrılmak, aldatmaca, eğilmek, eğilmek, abanmak, katlamak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
bend kelimesinin anlamı
eğmek, bükmektransitive verb (make curved) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The machine bent the metal bar at a sharp angle. |
eğilmekintransitive verb (person: lean down) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Shawna bent to pick up the pen on the floor. |
eğmek, bükmek, kıvırmakintransitive verb (be curved) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The door frame bends, so the door won't close properly. |
(yol) kıvrılmak, dönmekintransitive verb (road: curve) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Take the first road to the right after the road bends to the left. |
kıvrılmakintransitive verb (river: curve) (nehir) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Travel a mile downstream, until you come to a place where the river bends. |
dönemeç, viraj, kıvrım, kavisnoun (curve in the road) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Be careful of the sharp bend ahead. |
kıvrımnoun (curve in a river) (nehir) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The kayak capsized while going round a sharp bend. |
vurgunplural noun (decompression sickness) (dalgıçlarda) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Arthur suffered from the bends after scuba diving. |
düğümnoun (knot) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The Carrick bend allows you to attach two anchor cables to one another. |
eğilmenoun (informal (act of bending) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The gardener gave the branch a bend to see whether it was still young and flexible. |
boyun eğmek(figurative (submit to) (mecazlı) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The warriors bent to the superior power of the outlaws that surrounded them. |
yöneltmek(direct, turn) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Alfie bent the lamp towards his book. |
boyun eğdirmek(figurative (cause to submit, manipulate) (mecazlı) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) The king vowed to bend the rebel army to his will. |
eğri, kavis, kıvrımnoun (line or form that bends) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) We practiced drawing curves at the beginning of art class. |
viraj, dönemeçnoun (bend in a road) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The car came around the curve much too fast. |
kıvrımnoun (bend in a river, stream, etc.) (nehir, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) The little boat rounded the curve and disappeared. |
grafik eğrisinoun (line on a graph) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Graph these equations and then compare the curves. |
kıvrımlarplural noun (body shape) (vücut) (çoğul isim: Birden fazla varlığı ya da kavramı ifade eder.) The actress Marilyn Monroe was famous for her curves. |
eğrilmek, kıvrılmak, bükülmekintransitive verb (line, form: not be straight) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) The lines on the map curve to indicate the contours of the land. |
kıvrılmakintransitive verb (road: bend) (yol) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Turn left after the road curves. |
kıvrılmakintransitive verb (river, stream: bend) (nehir, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
aldatmacanoun (US, figurative (deceptive trick) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) That test had some nasty curves. |
eğilmekphrasal verb, intransitive (lean over) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) The mother bent down to tie the child's shoe laces. |
eğilmek(lean forward) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) James dropped his pen, so he bent over to pick it up. |
abanmak(lean over) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Sam bent over the fence to try to reach the ball which had landed in his neighbour's garden. |
katlamak(fold) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) He bent over the corner of the page to mark his place in the book. |
İngilizce öğrenelim
Artık bend'ün İngilizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İngilizce içinde arayabilirsiniz.
bend ile ilgili kelimeler
Eş anlamlılar
İngilizce sözcükleri güncellendi
İngilizce hakkında bilginiz var mı
İngilizce, İngiltere'ye göç eden ve 1400 yılı aşkın bir süre içinde gelişen Germen kabilelerinden gelmektedir. İngilizce, Çince ve İspanyolca'dan sonra dünyada en çok konuşulan üçüncü dildir. En çok öğrenilen ikinci dildir. ve yaklaşık 60 egemen ülkenin resmi dilidir.Bu dil, ikinci ve yabancı dil olarak anadili konuşanlardan daha fazla sayıda konuşmacıya sahiptir.İngilizce aynı zamanda Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve diğer birçok uluslararası kuruluşun ortak resmi dilidir. ve bölgesel organizasyonlar. Günümüzde dünyanın her yerindeki İngilizce konuşanlar nispeten kolaylıkla iletişim kurabiliyor.