Fransızca içindeki quitter ne anlama geliyor?
Fransızca'deki quitter kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte quitter'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki quitter kelimesi ayrılmak, terketmek, çıkmak, (otel odası, vb.) boşaltmak/ayrılmak, -i bırakmak, - den toplanıp gitmek, (iş, görev, vb.) ayrılmak, terk etmek, dönmek, ayrılmak, ayrılmak, -den çıkmak, hareket etmek, (bilgisayar programından) çıkmak, -den ayrılmak, -den çıkmak, (makam, güç, vb.) başkasına bırakmak, terk etmek, koşup gitmek, gruptan ayrılmak, -den çıkmak, -den çıkmak, -e veda etmek, ilişkiyi kesmek, ayrılmak, terketmek, -den ayrılmak, dışarı çıkmak, -den çıkmak, boşaltmak, tahliye etmek, bitmek, işten çıkış saatini kaydetmek, sahneden çıkmak, olay yerinden ayrılmak, sıvışmak, tanık kürsüsünden inmek, öfkeyle çıkıp gitmek, zorla bıraktırmak, beklemek, beklemek, (bina, vb.) çıkmak/terketmek/boşaltmak, otelden ayrılmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
quitter kelimesinin anlamı
ayrılmak, terketmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je vais quitter cette ville cet après-midi à trois heures. Bugün saat üçte bu kasabadan ayrılıyorum. |
çıkmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lucy a quitté l'entretien en sentant qu'elle avait de bonnes chances de décrocher le travail. |
(otel odası, vb.) boşaltmak/ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
-i bırakmakverbe transitif (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a quitté son rôle de soutien de famille au retour de son conjoint. |
- den toplanıp gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon propriétaire m'a donné une semaine pour quitter mon appartement. |
(iş, görev, vb.) ayrılmak, terk etmekverbe transitif (un poste) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Watson a quitté son poste de maire. |
dönmekverbe transitif (la route) (yoldan, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous avons quitté la route principale pour rouler dans la campagne. |
ayrılmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'ai quitté la ville et je me suis tourné vers de nouveaux horizons. |
ayrılmakverbe transitif (un endroit) (bir yerden) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Depuis qu'il a quitté le pays il y a dix ans, il n'est jamais revenu. |
-den çıkmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Elle a quitté l'appartement, en emportant les clés. Plutôt que de crier, elle a décidé de quitter le bureau sans dire un mot. |
hareket etmekverbe transitif (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le train quitte New York à 15 h 15. |
(bilgisayar programından) çıkmak(Informatique) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quittez Word avant d'éteindre votre ordinateur. |
-den ayrılmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu ne te sens pas bien, tu peux simplement quitter la table. |
-den çıkmakverbe intransitif (Informatique) (bilgisayar) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(makam, güç, vb.) başkasına bırakmakverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Marion a quitté son poste de directrice des finances parce qu'elle n'aimait plus travailler avec un tel degré de pression. |
terk etmekverbe transitif (birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Son petit ami l'a quittée quand il s'est aperçu qu'elle était enceinte d'un autre homme. Julie a quitté son mari quand les choses sont devenues difficiles. |
koşup gitmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il s'est enfui se réfugier dans la forêt pour échapper à la police. Elle est partie sans nous dire où elle allait. |
gruptan ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les membres du groupe sont partis un par un jusqu'à ce qu'il ne reste que Nelson. |
-den çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Il est sorti de l'ascenseur et s'est engagé dans le couloir. |
-den çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les ours sortent généralement d'hibernation au printemps. |
-e veda etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) En 1860, mon arrière-grand-père a dit adieu à (or: a quitté) la Pologne et a émigré en Afrique du Sud. |
ilişkiyi kesmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ayrılmak(gruptan, vb.) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
terketmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La famille a quitté sa maison et est partie à la campagne. |
-den ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ça fait du bien de quitter Londres de temps en temps. |
dışarı çıkmak(bir yerden) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Si vous entendez l'alarme à incendie, merci de sortir de (or: de quitter) l'immeuble dans le calme. |
-den çıkmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Rachel a dit au chef ce qu'elle pensait de lui et est sortie de (or: a quitté) la pièce. |
boşaltmak, tahliye etmekverbe transitif (un bâtiment) (bina, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Il y a eu une alarme incendie et tout le monde a dû évacuer (or: quitter) le bâtiment. |
bitmek(émission,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'émission doit s'arrêter (or: disparaître) la semaine prochaine. |
işten çıkış saatini kaydetmek(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
sahneden çıkmak(Théâtre) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
olay yerinden ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le conducteur ayant fait un délit de fuite a été accusé d'avoir quitté la scène de l'accident. |
sıvışmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'alarme incendie a sonné et tout le monde a quitté les lieux. |
tanık kürsüsünden inmeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Une fois mon témoignage terminé, le juge m'a dit que je pouvais quitter la barre. |
öfkeyle çıkıp gitmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après la dispute, elle était tellement fâchée après son mari qu'elle quitta bruyamment la maison. |
zorla bıraktırmak(birisine bir şeyi) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
beklemekverbe intransitif (au téléphone) (telefonda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ne quittez pas, je vous mets en relation avec le service demandé. |
beklemekverbe intransitif (telefonda) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) - Pourrais-je parler à Camille ? - Ne quitte pas. Je vais voir si elle est là. |
(bina, vb.) çıkmak/terketmek/boşaltmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les résidents ont dû quitter les lieux à cause des inondations. |
otelden ayrılmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Dans cet hôtel, il faut libérer sa chambre avant 11 h sous peine de payer une nuit de plus. |
Fransızca öğrenelim
Artık quitter'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
quitter ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.