Fransızca içindeki déplacé ne anlama geliyor?
Fransızca'deki déplacé kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte déplacé'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki déplacé kelimesi taşımak, yerini değiştirmek, sürmek, sürgün etmek, hareket ettirmek, taşımak, bir kenara itmek/başından atmak, çıkarmak, yerinden çıkarmak/oynatmak, oturduğu yerden çıkarmak, yerinden etmek, yerini değiştirmek, başka bir yere yerleştirilmek/nakledilmek, uygunsuz, uygunsuz, adi, bayağı, haksız, uygunsuz, münasebetsiz, uygunsuz, uygunsuz, uygunsuz, uymayan, uygun olmayan, alaycı, uygunsuz, uygunsuz, uygunsuz, yakışıksız, biçimsiz, yer değiştirmek, ilerlemek, hareket etmek, hareketli, hareket edebilen, hareket edebilir, kımıldamaz, yerinden oynamaz, seğirtmek, ileri gitmek, ileri götürmek, ilerlemek, ilerletmek, el arabası ile taşımak/götürmek, küreklemek, küremek, kürekle kazmak, ilerlemek, gitmek, öne getirmek, dolaşmak, (insan) göç etmek, göçmek, sinsi sinsi yürümek, sinsice gitmek, dolaşmak, taksi yapmak, pistte ilerlemek, etkileyici/tahrik edici bir şekilde hareket etmek/yürümek, parmak uçlarına basarak/sessizce yürümek, gezinmek, gezinmek, çatallı kaldırıcıyla/forkliftle taşımak, (zaman içinde) bir yerden bir yere gitmek/yer değiştirmek, sürü olmak, yana çekilmek, jet ile uçmak, jet ile yolculuk etmek, hızla/tüm gücüyle koşmak, oraya buraya çarpmak, vinçle kaldırmak, yana itmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
déplacé kelimesinin anlamı
taşımak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) J'ai déplacé la voiture plus près de la maison. ⓘCette phrase n'est pas une traduction de la phrase originale. Televizyonu yatak odamıza taşıdık. |
yerini değiştirmekverbe transitif (un liquide) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Combien d'eau une balle de golf peut-elle déplacer ? |
sürmek, sürgün etmekverbe transitif (une population) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La famine a déplacé des villages entiers. |
hareket ettirmek, taşımakverbe transitif (un objet) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les déménageurs ont déplacé (or: décalé) la table d'un mètre sur la gauche. Taşıyıcılar masayı bir metre sola taşıdılar. |
bir kenara itmek/başından atmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les ouvriers ont poussé la vieille voiture en panne hors de la route. |
çıkarmak, yerinden çıkarmak/oynatmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
oturduğu yerden çıkarmak, yerinden etmek(figuré : une personne) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La guerre civile déracina des milliers de personnes de leurs maisons. |
yerini değiştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'architecte a finalement interverti la place de la baie vitrée et de la véranda. |
başka bir yere yerleştirilmek/nakledilmekverbe transitif (une population) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Du fait de la guerre, plusieurs personnes ont été déplacées de leurs maisons. |
uygunsuzadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il serait déplacé de lui demander de l'argent au dîner. |
uygunsuzadjectif (remarque,...) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Les commentaires grossiers de Terry à propos de ton frère étaient déplacés. |
adi, bayağıadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Une attitude aussi déplacée n'est pas surprenante de la part de quelqu'un qui n'a aucune éducation. |
haksız
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Luke m'a assuré que mes craintes étaient injustifiées. |
uygunsuz, münasebetsiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La remarque inopportune qu'a faite Jane pendant la réunion a offensé beaucoup de monde. |
uygunsuz(commentaire) (söz, yorum) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Son comportement est inadmissible. |
uygunsuzadjectif (pas approprié) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Il a payé au prix fort sa confiance déplacée (or: mal à propos) en leurs capacités. |
uygunsuz, uymayan, uygun olmayanadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
alaycıadjectif (eleştiri) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uygunsuzadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La cuiller avait l'air incongrue (or: déplacée) dans le tiroir à couteaux. |
uygunsuzadjectif (cinsel anlamda) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
uygunsuz, yakışıksız, biçimsizadjectif (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Leur comportement bruyant s'est révélé plutôt déplacé pour l'occasion. |
yer değiştirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Amy s'est déplacée vers les premiers rangs. |
ilerlemek, hareket etmekverbe pronominal (bir yere doğu) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'orage se dirige (or: se déplace) vers l'est |
hareketli, hareket edebilen, hareket edebilir(personne) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Richard faisait beaucoup d'exercice pour pouvoir rester mobile une fois vieux. |
kımıldamaz, yerinden oynamaz(qu'on ne peut pas déplacer) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
seğirtmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
ileri gitmek, ileri götürmek, ilerlemek, ilerletmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Au cours de la partie d'échecs, il a avancé son pion de deux cases. Satranç oyununda, piyonunu iki kare ilerletti. |
el arabası ile taşımak/götürmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
küreklemek, küremek, kürekle kazmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Laura a pelleté la terre du trou qu'elle creusait pour se faire un étang de jardin. |
ilerlemek, gitmek(véhicule, personne,...) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le train avançait (or: roulait) à grande vitesse. |
öne getirmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Pou faire une rotation du stock, avancez les produits moins frais sur l'étagère et rangez les plus récents à l'arrière. |
dolaşmak(familier) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(insan) göç etmek, göçmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les travailleurs migrent vers cette région à la recherche de travail. |
sinsi sinsi yürümek, sinsice gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Nous regardions le chat se déplacer furtivement dans les arbustes. |
dolaşmakverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il se déplace d'un endroit à l'autre, prenant les boulots qu'il trouve. |
taksi yapmak, pistte ilerlemek(uçak) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) L'avion se déplaçait au sol ; il était trop tard pour débarquer de l'avion ! |
etkileyici/tahrik edici bir şekilde hareket etmek/yürümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Une femme sexy se déplaçait de manière provocante dans les couloirs du casino. |
parmak uçlarına basarak/sessizce yürümek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Bradley traversa la maison sur la pointe des pieds, évitant les lattes grinçantes. |
gezinmekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Bien qu'il ait 98 ans, mon grand-père se déplace toujours comme s'il avait la moitié de son âge. |
gezinmekverbe pronominal (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Avec son arthrite, il a du mal à se déplacer. |
çatallı kaldırıcıyla/forkliftle taşımak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
(zaman içinde) bir yerden bir yere gitmek/yer değiştirmekverbe pronominal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Les tribus se sont lentement déplacées vers le sud, à la recherche d'eau. |
sürü olmak(poissons) (balık) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yana çekilmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) |
jet ile uçmak, jet ile yolculuk etmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Le président a voyagé en avion à réaction jusqu'à New York pour la conférence de presse. |
hızla/tüm gücüyle koşmak
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) La voiture se déplaçait rapidement sur la route. |
oraya buraya çarpmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le bébé s'est réveillé en pleurs au beau milieu de la nuit, vu que Joe se déplaçait bruyamment dans la cuisine. |
vinçle kaldırmakverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Ils ont fabriqué cette section ailleurs et l'ont déplacée jusqu'ici à l'aide d'une grue. |
yana itmeklocution verbale (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Un assistant caméra sait comment s'y prendre pour déplacer la caméra de côté tout en filmant l'acteur. |
Fransızca öğrenelim
Artık déplacé'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
déplacé ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.