İzlandaca içindeki eigi ne anlama geliyor?

İzlandaca'deki eigi kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte eigi'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

İzlandaca içindeki eigi kelimesi değil, -ma, -me anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

eigi kelimesinin anlamı

değil

conjunction

Vona ađ hún eigi betri fjölskyldu en ég.
Benden daha iyi bir ailesi var herhalde, değil mi?

-ma

adverb

-me

adverb

Daha fazla örneğe bakın

Ísraelsmönnum var boðið: „Þú skalt eigi ganga um sem rógberi meðal fólks þíns.“
İsraillilere şu emir verilmişti: “Kavmının arasında çekiştiricilik edip (iftira atıp) gezmiyeceksin.”
Þótt kristnir menn ‚eigi í baráttu við andaverur vonskunnar‘ eru það oft aðrir menn sem okkur stafar beinust hætta af.
Mesih’i takip edenlerin, ‘kötülüğün ruhi ordularına karşı güreştikleri’ doğruysa da, çoğu kez etraflarındaki insanların da bir tehlike arz ettikleri bir gerçektir.
Hann er „helgiþjónn [á grísku leitúrgos, „þjónn í þágu almennings,“ NW] helgidómsins og tjaldbúðarinnar, hinnar sönnu, sem [Jehóva] reisti, en eigi maður.“
O, “makdisin, ve insan tarafından değil, fakat Rab tarafından kurulan hakikî Çadırın hizmetçisi [lei·tour·gosʹ]” durumundadır.
Með samanburði á genamynstri manna um víða veröld hafa þeir fundið skýrar vísbendingar þess að allir menn eigi sama forföður, þar sé upphaf DNA allra manna á öllum tímum, okkar þar með talið.
Dünyanın her tarafındaki insanların genetik kalıplarını karşılaştırarak, tüm insanların, bizler dahil şimdiye dek yaşamış her insanın ortak bir atası—ortak bir DNA kaynağı olduğuna ilişkin açık kanıtlar buldular.
„Hafið þér eigi lesið, að skaparinn gjörði þau frá upphafi karl og konu og sagði: ‚Fyrir því skal maður yfirgefa föður og móður og bindast konu sinni, og þau tvö skulu verða einn maður.‘
“Onları Yaratanın, başlangıçta erkek ve dişi olarak yarattığını okumadınız mı? O şöyle demişti: ‘Bu nedenle, insan annesini ve babasını bırakacak, karısına bağlanacak ve ikisi tek beden olacaklar.’
18 Eftir að kristni söfnuðurinn var stofnsettur lesum við um postulana: „Létu þeir eigi af að kenna dag hvern í helgidóminum og í heimahúsum og boða fagnaðarerindið um, að Jesús sé Kristur.“
18 Hıristiyan cemaati kurulduktan sonra, resullerin, ‘her gün mabette ve evde (evden eve) öğretmekten ve İsa Mesihi müjdelemekten vazgeçmediklerini’ okuyoruz.
Sumir þýðendur telja að það eigi að þýða versið: „Með sannleika sem belti þétt um mitti þér.“
Bazı tercümanlar bu ayetin şöyle olması gerektiğini savunur: “Belinizi sıkı bir kuşak gibi olan hakikatle kuşatmış olarak.”
Auk þess að benda áheyrendum á hvað þeir eigi að gera ætti að vera viss hvatning í niðurlagsorðunum.
Kapanışınız, dinleyicilerinize ne yapmaları gerektiğini göstermenin yanı sıra, onları bu yönde harekete geçirmeli.
Þar segir að börn eigi að hlýða foreldrum sínum.
Bu ayetlerde çocukların anne babalarına itaat etmeleri gerektiği yazıyor.
Þvert á móti hafa þau sundrað mannkyninu og dregið upp mjög ruglingslega mynd af Guði og hvernig eigi að tilbiðja hann.
Tam tersine insanlığı bölmüş ve Tanrı’nın kimliği ve ona nasıl tapınılacağı konusunda çelişkili bilgiler sunmuşlardır.
Samt hafði hann ‚eigi gleymt lögum Guðs.‘
Buna rağmen ‘Tanrı’nın kanunlarını unutmuş’ değildi.
En sumir verða kannski ‚eigi agaðir með orðum, því að þeir skilja þau að vísu en fara ekki eftir þeim.‘
Fakat belki birisi “sözle terbiye edilmez; çünkü anlasa da kulak asmaz” diyecektir.
Þegar Jesús læknar fólk ‚leggur hann ríkt á við það að gera sig eigi kunnan.‘
İsa insanları iyileştirirken ‘kendisini belli etmesinler diye onlara sıkıca tembih ederdi.’
Ég heId ađ mađur eigi ađ eyđa ūremur mánađarIaunum í hring.
Galiba aylık gelirinin üç katı tutarında bir yüzük alman gerekiyor.
Ég hef veriđ ađ lesa sum tímaritin hennar mömmu og ūađ eru nokkur leyndarmál um hvernig eigi ađ fullnægja ūér.
Annemin kadın dergilerinden birkaçını okumuştum. Ve o dergilerde, sizin nasıl memnun edileceğinizle ilgili birkaç sır vardı.
Þau . . . fara ólíkar leiðir en engu að síður virðist það leynilegur ásetningur forsjónarinnar að þau eigi einhvern tíma að hafa örlög hálfrar heimsbyggðarinnar í hendi sér.“
İkisinin . . . . yolları farklı; bununla birlikte ikisi de sanki İlahi Takdir’in gizli bir tasarısı uyarınca bir gün dünyanın yarısının kaderini kendi elinde tutacak gibidir.”
Hjúkrunarkonan segir ađ hún eigi ađ fara í ađgerđ um leiđ og hún getur.
Hemşire, yapabildikleri en kısa sürede onu ameliyat edeceklerini söylüyor.
Allir munu njóta ávaxta erfiðis síns: „Þeir munu planta víngarða og eta ávöxtu þeirra. . . . eigi munu þeir planta og aðrir eta.“
Herkes kendi emeğinin meyvesine sahip olacak: “Bağlar dikecekler, ve meyvasını yiyecekler . . . . onlar dikip de başkası yemiyecek.”
Ég særi þig við Guð, kvel þú mig eigi!“
Allah hakkı için sana and veririm, bana azap etme.”
[Gefðu kost á svari og, eigi það við, skaltu segja að margir séu sama sinnis.]
[Cevap vermesine fırsat ver ve eğer uygunsa, birçok kişinin aynı şekilde düşündüğünü belirt.]
Og almenn viðhorf í samfélaginu eru kannski í þá veru að maður eigi að „slökkva eld með eldi“.
Üstelik çevremizdeki insanlar, bir kişinin misilleme yapması gerektiğini söyleyerek zıt bir görüşü teşvik edebilirler.
Ég held ađ ríkisstjķrnin eigi ūađ.
Bence hükümetin işi.
(Sálmur 1: 1, 2, NW) Og guðspjallið, sem Matteus ritaði, segir okkur að þegar Jesús Kristur hafnaði freistingum Satans hafi hann vitnað í hinar innblásnu Hebresku ritningar og sagt: „Ritað er: ‚Eigi lifir maðurinn á einu saman brauði, heldur á hverju því orði, sem fram gengur af . . . munni [Jehóva].‘
(Mezmur 1:1, 2) Ayrıca, Matta’nın yazdığı İncil, İsa Mesih’in Şeytan’ın kendisini ayartmak üzere gösterdiği çabaları reddederken, “‘insan yalnız ekmekle yaşamaz, fakat Allahın ağzından çıkan her bir sözle yaşar’ diye yazılmıştır” diyerek ilham edilmiş İbranice Mukaddes Yazılardan alıntıda bulunduğunu anlatır.
Í reynd segja þeir eins og Jesaja sagði fyrir: „Vér höfum gjört sáttmála við dauðann og samning við Hel. Þó að hin dynjandi svipa [skyndiflóð, NW] ríði yfir, þá mun hún eigi til vor koma, því að vér höfum gjört lygi að hæli voru og falið oss í skjóli svikanna.“
Aslında onlar İşaya’nın önceden bildirdiği gibi konuşuyorlar: “Ölümle ahit kestik ve ölüler diyarı (Şeol) ile uyuştuk; taşkın belâ geçerken bize erişmiyecek; çünkü yalanları kendimize sığınacak yer ettik, ve hilenin altına gizlendik.”
Ūađ er eins og einhver eigi afmæli.
Bugün birisinin doğum günü.

İzlandaca öğrenelim

Artık eigi'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.

İzlandaca hakkında bilginiz var mı

İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.