Endonezya içindeki pemerkosaan ne anlama geliyor?
Endonezya'deki pemerkosaan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte pemerkosaan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki pemerkosaan kelimesi irza geçme, ırza geçme, ırza tecavüz, tecavüz anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
pemerkosaan kelimesinin anlamı
irza geçmenoun kamu terlibat dalam Liliana Colotto kasus, pemerkosaan dan pembunuhan. Liliana Colotto davasına dâhil edildin. Irza geçme ve cinayet. |
ırza geçmenoun Ia menganggap transfusi sebagai invasi atas tubuhnya dan menyamakan ini dengan pemerkosaan. Kan naklini vücuduna bir tecavüz olarak gördü ve bunu ırza geçmeye benzetti. |
ırza tecavüznoun Stres traumatika merupakan dampak dari sebuah tragedi yang luar biasa, seperti pemerkosaan, kecelakaan, atau bencana alam. Travmatik stres ırza tecavüz, kaza, ya da doğal afetler gibi çok büyük felaketlerin etkisiyle ortaya çıkar. |
tecavüznoun Yang bertanggung jawab atas pemerkosaan itu adalah si pemerkosa, bukan korbannya. Tecavüzün sorumluluğu isteksiz kurbana değil, tecavüz eden kişiye aittir. |
Daha fazla örneğe bakın
Aku bukan pemerkosa. Ben tecavüzcü değilim. |
Yang bertanggung jawab atas pemerkosaan itu adalah si pemerkosa, bukan korbannya. Tecavüzün sorumluluğu isteksiz kurbana değil, tecavüz eden kişiye aittir. |
Pemerkosaan tidak berencana, satu waktu, tanpa kekerasan tambahan. Tecavüz planlı değildi, bir seferlikti ve şiddet yoktu. |
Kepala departemen kesehatan di sana mengatakan bahwa ”kira-kira empat juta orang Amerika menjadi korban dari kekerasan yang serius setiap tahun—pembunuhan, pemerkosaan, pemukulan istri, penyiksaan anak-anak, perampokan.” Ülkenin Sağlık Bakanı: “Yaklaşık olarak dört milyon Amerikalının her yıl cinayet, ırza geçme, kadın dövme olayları, çocuğun kötüye kullanımı ve soygun gibi ciddi şiddet olaylarının kurbanı olduğunu” söyledi. |
Menurut laporan kepolisian, 16 pemerkosaan diupayakan, dan 10 wanita diperkosa setiap jam. Polis raporlarına göre, saatte 16 tecavüz girişimi oluyor ve 10 kadına tecavüz ediliyor. |
Meskipun wanita-wanita mungkin tidak dapat mencegah suatu pemerkosaan, pada waktunya mereka dapat mengendalikan pikiran, perasaan, dan reaksi mereka atas penyerangan itu. Kadınlar, bir tecavüzü engelleyemeseler de, zaman geçtikçe kendilerinde bu saldırı sonucu oluşan düşünce, duygu ve tepkileri kontrol altına alabilirler. |
Mereka memerkosa istriku lagi. Su'ma yeniden... |
Jadi ketika isu pemerkosaan di kampus mulai mengemuka beberapa tahun yang lalu, rasanya itu seperti kesempatan yang unik untuk membuat perubahan. Böylece kampüs saldırıları bir süre önce haberlere çıkınca bir değişiklik yapmak için eşsiz bir fırsat doğdu. |
Kau menggunakan aplikasi C-T pada kasus pembunuhan disertai pemerkosaan. Anti terörizm yazılımını bir ölümlü tecavüz dosyası için kullanıyorsun. |
Bagaimana hendaknya ajaran tebusan digunakan untuk menganjurkan orang yang telah menjadi korban di tangan orang lain, seperti misalnya pemerkosaan? Fidye öğretisi, başkasının kurbanı olan, örneğin tecavüze uğrayan birini teşvik etmek üzere nasıl kullanılmalıdır? |
Meja kerjaku penuh dengan pembunuh, pemerkosa, perampok, pembom, dan kamu. Masamda bir sürü katil, tecavüzcü, haraç alan bombacı ve sen varsın. |
Seperti, kekerasan dalam rumah tangga atau pemerkosaan, inses... Aile içi şiddet, tecavüz, ensest ilişki gibi şeyler... |
Jika Kota jatuh, perempuan2 cantik ini pasti akan mengalami pemerkosaan. Şehir düşerse, buradaki tatlı kadınların hepsi birazcık tecavüze maruz kalabilir. |
Dalam upaya untuk memaksa mereka membeli kartu anggota partai politik, massa yang beringas memukuli, menelanjangi, dan mengancam akan memerkosa mereka. Öfkeli bir kalabalık siyasi bir partinin kartlarını satın almaları için onları dövdü, giysilerini çıkardı ve tecavüz etmekle tehdit etti. |
Rok mini yang undangan untuk pemerkosa. Mini etek tecavüzcülere davetiye çıkartmaktır. |
Korban lain dari pemerkosaan mengatakan, ”Saya tidak dapat membiarkan diri saya mengingat sedikit pun dari kejadian itu karena pria yang amat saya percayai berubah menjadi penyerang tepat di depan mata kepala saya sendiri. Tecavüze uğramış başka biri şöyle dedi: “Güvendiğim bir yakınımın gözümün önünde bana tecavüz eden saldırgan haline gelişini hiçbir şekilde hatırlamamaya çalışıyordum. |
Ibuku subur, jadi mereka memerkosanya. Annem ise doğurdan olduğu için ona diğer şeyleri yaptılar. |
Jadi, katakan padaku, dmn si pemerkosa? Şimdi, söyle bakalım, hangisi tecavüzcü? |
Korban pemerkosaan yang pelakunya adalah orang yang sudah dikenal kemungkinannya lebih kecil untuk mendapat dukungan dari orang-orang lain karena sang korban tutup mulut berkenaan peristiwa itu atau sang korban mengungkapkannya tetapi tak seorang pun percaya bahwa itu adalah pemerkosaan. Bu durumdaki kadın, ya olayı anlatmaktan kaçınacağından ya da anlattığında olayın tecavüz olduğuna kimseyi inandıramayacağından, başkalarından pek yardım göremez. |
Beragam bentuknya—pemerkosaan, inses, pemukulan terhadap istri dan penganiayaan seksual—menunjukkan bahwa seks sering kali dipaksakan, yang dengan sendirinya justru menjadi faktor risiko infeksi HIV.” Bu şiddetin birçok şekli –tecavüz, ensest, kadın dövme ve cinsel taciz– HIV enfeksiyonu için tek başına bir risk etkeni olan cinsel ilişkinin çoğu kez zorla yaptırıldığı anlamına geliyor.” |
Mitos: Pemerkosaan adalah suatu tindakan karena nafsu. Masal: Tecavüz tutkudan kaynaklanan bir eylemdir. |
Mula-mula, para korban pemerkosaan tidak perlu takut menyatakan kemarahan. Öncelikle, tecavüze uğrayanların öfkelerini dışa vurmaktan çekinmeleri gerekmez. |
Ngomong-ngomong, aku melacak korban pemerkosaannya. Ama neyse, reşit olmayan ilişkideki kurbanımızı buldum. |
Victoria, dulunya kau gadis enam belas tahun korban pemerkosaan mengerikan ayah tirimu. Victoria, 16 yaşında genç bir kızdın üvey babanın korkunç muamelesinin kurbanıydın. |
Sewaktu si pemerkosa telah mendapatkan kepercayaan si anak serta orang tuanya, ia siap beraksi. Kişi çocuğun ve ana babasının güvenini kazandığında, harekete geçmeye artık hazırdır. |
Endonezya öğrenelim
Artık pemerkosaan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.